KİME YATIRIM YAPMAK İSTERSİNİZ? – HALO ETKİSİ
“Kargaya yavrusu şahin görünür.”
Türk Atasözü
“Ağzı ile kuş tutup, yaranamamak.”
Türk Deyimi
Şirketlerin günlük meseleleri en iyi şekilde halletmeleri ve geleceğe sağlam, güçlü adımlar ile yürümeleri için verdiğimiz stratejik yönetim danışmanlık desteğinde, şirketi ve çalışanları eş zamanlı olarak geleceğe hazırlamaya çalışıyoruz. Biliyoruz ki, en mükemmel organizasyon yapıları, ona uygun bireyler, takımlar ve liderler var ise işler. Aksi durumda çalışanların nitelikleri ne kadar iyi olursa olsun strateji, yapı ve sistem onu desteklemiyor ise istenen sonuçlar elde edilemez.
Bir yandan kurumsal yapıların bu gününü analiz edip, geleceğe hazırlarken, öbür yandan çalışanların farkındalıklarını artırarak, mevcut işleri daha iyi nasıl yapabilecekleri, kendileri ve kurum ile ilgili varsa kafa karışıklıklarının netleştirmelerini sağlamak, ihtiyaç duydukları iş bilgisi için eğitimler almalarının ve yeteneklerini geliştirmelerinin yolunu açmaya çalışıyoruz. Bunu yaparken kendimize biçtiğimiz rol, eldeki bütün kaynakların en optimum düzeyde kullanımını sağlayacak bilincin oluşumuna katkı sağlamanın yanı sıra en önemli kaynak olan insanlarda da “yetenek avcılığı” yapmaktır.
Bunun için yapıları incelerken, o yapılar içerisinde iş üreten insanları da tanımaya, anlamaya çalışıyoruz. Ve her defasında iş liderlerine; pozisyonlarından bağımsız olarak, kurumun bugünü ve geleceği için çalışanlardan kimlere yatırım yapmak istersin, diye soruyoruz. Bu tercihleri yaparken geliştirdikleri argümanlar ve bakış açılarından azami ölçüde bir şeyler öğrenmeye çalışıyoruz… Her şey zıddı ile kaim derler ya, bu soru ile aslında kimlere de yatırım yapılmasını istemediklerini ve hatta ilk fırsatta kimlerden kurtulmaya çalıştıklarını da anlamış oluyoruz.
Bütün tercihlerin, kararların birer hüküm cümlesi olduğunu biliyoruz. En kötü kararın kararsızlıktan da iyi olduğunu… Ancak bildiğimiz bir şey daha var; o da hüküm cümlelerinin yeni keşif ve öğrenmenin de önünü kapattığıdır.
Konumuza dönecek olur isek, lider konumundaki kişilerin diğer insanlar hakkındaki tercih ve kanaatleri bir kere oluştuktan sonra maalesef kolay kolay değişmiyor. Hatta beğenilmeyen insanların çok iyi yaptıklarına şüphe ile bakılırken, beğenilenlerin yaptığı en sıradan işler baş tacı yapılıp, hataları görülmez oluyor.
Buna sosyal psikoloji de “Halo Effect – Halo Etkisi” denilmektedir. Bir kişi hakkındaki genel izlenimlerimizin, o kişinin karakteri hakkında hissettiklerimizin ve düşündüklerimizin şekillendirdiği bir “bilişsel önyargı” olan halo etkisi’ni isim olarak değil belki ama bir gerçeklik olarak hayatımızda fazlası ile hissediyoruz.
Kavram olarak ilk kez 1907 de Amerikalı psikolog Fredrick L. Wells tarafından kullanılan halo etkisi, 1920 de Amerikan ordusu üzerinde uygulamalı çalışan psikolog Edward Thorndike tarafından geliştirilmiş ve kanıtlanmıştır.
Edward Thorndike, yaptığı deneyde komutanlardan astlarını, zekâ, sadakat, liderlik becerileri, profesyonel yetkinlikleri ve diğer kişisel özelliklerine göre sınıflandırmalarını istemiştir. Yapılan bu çalışmada komutanların astları ile ilgili olarak, iyi algıladıkları özelliklerin varlığı halinde bir kişide, o kişinin bütün kişisel özelliklerini iyi olarak algılama eğiliminde olduklarını tespit etti. Örneğin bir kişinin fiziken düzgün ve atletik yapıya sahip olması, o kişinin sadakat, liderlik, sonuç alma, iyi iş çıkarma gibi konularda da iyi olacağı algısını sağlamaktaydı. Ya da tam tersi durumu.
Ne kadar bildik ve tanıdık bir durum değil mi? Her kültürde gösterme şekli farklı da olsa insanın olduğu her yerde görülen bir durumun tespiti oldu bu.
Bu tarihten sonra, halo etkisinin varlığı sadece insanlar hakkında değil, ürünler ve şirketler hakkında da olabileceği anlaşıldı. Pazarlamadan, satışa, marka yönetiminden, müşteri ilişki yönetimine kadar, kısacası imaj ve itibara ilişkin her konuda uygulanır çok kullanışlı ve geliştirilen bir araçtır artık, halo etkisi. Her geçen gün bu konuda yapılmış deneyler ve tespitler ile genişleyen bir de literatür oluştu.
Bu kısa bilgilendirmeden sonra tekrar kurumsal yapılarda yatırım yapılacak insanlar tercihi konusuna geri dönecek olursak, bu olguyu pozitif veya negatif bir şekilde yaşamamış birisi düşünülemez. İster tercih eden olalım, ister tercih edilen; bilişsel bir önyargının ve ona bağlı oluşan algının neleri değiştirdiğini her birey kendi bilgi setinde muhakkak bir karşılık bulacaktır.
Özellikle iş liderlerinin, yatırım yapmaya değer buldukları kişilere yönelik sebep değerlendirmelerini dinleyince, tercihlerin ne kadar fiziki görüntüye, psikolojik uyuma ve kişisel olarak kendine yakın bulmaya endeksli olduğunu görüyor, kurumsal hayattaki nepotizmin (yakın veya akrabalara yönelik öznel ve adil olmayan ayrımcılık) bir ucunun da halo etkisi olduğunu anlıyoruz.
Kendi kariyerimize bakarak bizim hakkımızda verilen kararlarda ve bizim başkaları hakkında verdiğimiz kararlarda bu etkinin ne kadar olduğunu sormak ve düşünmek çok ilginç kapılar aralıyor. İyi kabul edip ona göre her türlü kolaylığı ve imkânı sağladığımız insanlar gerçekte ne kadar iyiydiler? Ya da tam tersi, yatırım yapmadıklarımız ne kadar kötüydüler? Ve bundan sonrası..
Bir şeyin farkındalığı, o konu hakkında ulaşmak istediğimiz hedefin ilk adımıdır. Keşfimiz bol olsun.
Ünsal Sözbir