KİŞİSEL KARİYERE STRATEJİK BAKABİLMEK – ANSOFF MATRİSİ
Bu günlerde kariyerinizde zorunlu veya gönüllü olarak bir değişiklik yapmak istiyor musunuz? Ya da çevrenizde bu şekilde yol ayrımına gelmiş tanıdık, bildikleriniz var mı? Büyük bir ihtimalle içinde bulunduğumuz salgının ve ekonomik sıkışmışlığın yansıması olarak, çok sayıda insandan kariyer değişikliği düşüncesini ve isteğini duyar olduk. Kendi işini yapan da profesyonel olarak çalışan da benzer bir düşüncenin içine girmiş görünüyor. Üniversiteyi büyük hayaller ile okumuş ve bitirme aşamasına gelmiş gençlerin bu konudaki açmazına ve şaşkınlığına diyecek bir şey yok zaten.
Danışman olarak işletmelerin geleceğine yönelik stratejiler geliştirirken, çalışanların özelinde de her bir bireyin kariyer yürüyüşleri de ilgi alanımıza giriyor. Onları dinleyip, her birinin içindeki potansiyeli en uygun şekilde açığa çıkaracak sorular ile kendi yollarını bulmalarında yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bu vesile ile serzeniş olarak algılanmayacağı umudu ile bir gözlemimi de araya sıkıştırmak istiyorum. O da işletmelerimizde olduğu gibi bireylerimizde de profesyonel destek alma eğiliminin ve alışkanlığının düşük olduğudur.
Bir diğer gözlemde; bir vesile ile tanıştığımız, çalıştığımız insanların bizim iç ve iş dünyamızda yaşadığımız değişiklikleri, gelişmeleri bildikleri zannı ile hareket etmemizdir. Birçok kişi ve arkadaştan şu serzenişi çok net duymuşluğum oldu; “onca arkadaşım var, iş açısından aylardır sıkıntıdayım, kimsenin bana destek olduğu yok, aradığım arkadaşlardan da bugüne kadar işe yarar bir teklif veya öneri gelmedi. Hatta bazıları geri bile dönmedi.”
Elbette kişi umduğu yerden bekler, gelmeyince de küser. Gerçek böyle midir? Umduğumuz yerler de benzeri sıkıntıları yaşıyor ve dışa vurmuyor iseler ne diyebiliriz ki? Biz yine de durumumuzu Johari Penceresi’nin Açık Alanı’na uygun hale getirip insanları gelişmelerimizden haberdar edelim. Onlara gönül koymayalım. Açık alanın fırsat anlamına geldiğini unutmadan, bize gelecek teklifleri ve fırsatları nasıl genişleteceğimize kafa yoralım. Nasıl gelişir bu açık alan sorusuna verilecek birçok cevap vardır. Biz bugün onlardan birini ele almaya çalışacağız.
Büyüme stratejisi deyince aklımıza ne hikmetse sadece şirketler geliyor, insanların büyümeye gelişmeye ihtiyacı yokmuş gibi. Şirketlerde büyümeden bahsedilirken ünlü stratejist İgor Ansoff akla gelmez ise büyük bir eksiklik olur. Bir dönem istihbarat örgütleri için çalışmış Rus asıllı, Amerikalı bu ünlü kişi 1957 yılında Harvard Business Review’de yayınlanan makalesi ile stratejik büyümenin kitabını yazmıştır. Bunca yıl geçmesine rağmen tazeliğini ve faydalı bir bakış açısı olma özelliğini geliştirerek koruyan ürün-piyasa ilişkisi üzerine kurulu AnsoffMatrisi’ni, bu konulara kafa yormuş herkes bilir.
Ansoff Matrisi’nin zihin açan yönü, sadece şirketlerde değil, kişisel gelişim ve kariyer gelişiminde de karşılığını bulmuş, çok sayıda ve farklı bakış açıları ile yazılar, çalışmalar kaleme alınmıştır. Biz de bu yapılan çalışmalardan esinlenerek, güncel olan kariyer arayışlarına kendimizce bir yorum ilave etmiş olalım istedik.
Orijinal Ansoff Matrisi’indeki pazar-ürün ilişkisi ve uygulanacak strateji özetle aşağıdaki gibidir.1- Mevcut Pazar – Mevcut Ürün: Piyasada derinleş2- Mevcut Pazar – Yeni Ürün: Ürünü geliştir.3- Mevcut Ürün – Yeni Pazar: Pazarı geliştir4- Yeni Ürün – Yeni Pazar: Çeşitlendir
Bu modeli kariyere uyguladığımızda; ürünün yerini yetenekler, pazarın yerini sektörler, iş kolları alacaktır. Özetle ortaya çıkan eksenler Yetenekler ve Sektörler üzerine olacaktır. Buradan hareket ettiğimizde, kişinin sahip olduğu ve geliştireceği yetenek ile çalışmakta olduğu sektör ve alternatif sektörlere bakış açısı ve ortaya çıkabilecek strateji seçenekleri de özetle aşağıdaki gibi olacaktır.1- Mevcut Yetenekler – Mevcut Sektör: Uzmanlık Geliştir2- Mevcut Yetenekler – Yeni Sektör: Sektörel Geçişi Yap3- Yeni Yetenekler – Mevcut Sektör: İşlevsel Yetenekleri Geliştir4- Yeni Yetenekler – Yeni Sektör: Yeniden Eğitim Al
Kişi açısından en güvenilir alan birinci seçenektir. Bu alanda uzmanlaşarak kalabilecekken, diğer alanlara geçişin kendisine has riskleri bulunmakta, alandan uzaklaşmak riskleri artırmaktadır. Tıpkı şirketlerde olduğu gibi en riskli alan; yeni yetenekler – yeni sektör alanıdır. Çünkü burada her şeye yeniden başlamak, sektörü ve o iş için gerekli yetenekleri geliştirmek için yeniden başlamak ve çok çalışmak gerekecektir. Geçmiş birikimlerin ve deneyimlerin bir kenara bırakılacağı bir durum ile karşılaşmak, gerçekten üstesinden gelinmesi zor bir durumdur. Özellikle teknoloji ile birlikte özelliğini yitiren iş kolları ve meslekler birçok insanı bu alana taşımaktadır.
Konunun daha net anlaşılması için her gün karşılaşabileceğimiz gerçek-hayal karışımı bir senaryoyu üzerinden yola çıkmayı uygun gördük.
Ahmet Bey bir bankada şube müdürü olarak çalışmaktadır. Üniversiteden 26 yıl önce mezun olur olmaz bankaya uzman yardımcısı olarak giren Ahmet Bey 47 yaşındadır.
Sektörde çalıştığı ikinci bankasında her sene sonu yaklaştığında olduğu gibi yine dedikodular ayyuka çıkmış durumdadır. Yılsonunda bankayı gençleştirmek ve alttan gelenlere kariyer yolu açmak adına yine bir işten çıkarma dalgasının olacağı konuşuluyor.
Ahmet Bey için bugüne kadar, banka üst yönetimi performans toplantılarında, bir olumsuzluk yansıtmış değildir. Yine de içini bir huzursuzluğun kaplamasına engel olamıyor. Ahmet Bey’in emeklilik süresi dolsa da yaştan dolayı en az 10 sene daha çalışması gerekiyor. Büyük kız okulu bitirdi, işe girdi, fakat küçük kız lise son sınıfta, bu yıl üniversite için sınava girecek. En az o,okulu bitirene kadar bir işte çalışmalıyım diye düşünüyor.
Bu arada müşterisi olan ve işleri büyümekte olan birtekstil firmasının sahibi de bankayı bırakıp kendi şirketinin başına geçmesi için ısrar ile teklifte bulunuyor.
Ahmet Bey’in önünde iki seçenek var; 1- Dedikodulara kulağını kapatıp, bankada kalıp gelişmeleri takip edebilir. 2- Bunca yıllık çalışmasını riske ederek reel sektördeki bu teklifi kabul edebilir.
Bu iki duruma ilişkin düşünmeye başladığında; bankadan istifa ederse bunca yıllık kıdem, ihbar tazminatları riske girecek, banka gönderir ise haklarını alacak, ama işten gönderilmiş olmanın olumsuz psikolojisini yaşayacak. Reel sektörden kendisine yapılan teklifi kabul etse, daha önceden banka dışında kurumsal olmayan bir yapıda çalışmamış olmasının negatif etkisi bir yana, o şirkette gördüğü kişiye endeksli yönetim tarzı kafasını kurcalıyor. Finans dışında reel sektörün hiçbir yanını bilmiyor, yetkin olmadığını düşündüğü insanlar ile o işi nasıl yöneteceği konusunda endişeleri var.
Sonunda bankada kalmaya karar veriyor. Bir yandan da bir gün sektörden ayrılırsam diyerek, profesyonel olarak finans ve yönetim danışmanlığı konusunda eğitimler alıyor. Bu eğitimlerin hali hazırda yaptığı işi daha dikkatli ve kaliteli yapmasına pozitif etkisini de günden güne gözlemliyor.
Örnekten de hareketle kariyer yolculuğumuza stratejik bakış kazandıracak bir yaklaşım olan Ansoff Matrisini günlük hayatımıza nasıl uygulayabiliriz sorusunu maddeler halinde cevaplamaya çalışalım.
- İçinde bulunduğumuz sektörün gelecek zaman içerisinde nasıl değişebileceği ile ilgili öngörü ve analizlerimizi yapmalıyız.
- Bu analizler ile ortaya çıkan yeni durumlar ile ilgili olarak kendi bilgi birikimimizi ve yeteneklerimizi gözden geçirerek, ihtimal-yetenek dengesini listelemeliyiz.
- Oluşabilecek riskleri ve azaltma yollarını analiz etmeliyiz.
- Gelişmeler ve yetenekleri ilişkilendirerek konuyu somut gelişim alanları olarak işaretlemeli ve hedeflerimizi tekrar gözden geçirmeliyiz.
- Mevcut yeteneklerimiz ile ulaşmak istediğimiz yetenekleri karşılaştırmalı bir biçimde ele alarak kendimiz için gelişim alanları ve gelişim takvimi çıkarmalıyız.
- Çıkardığımız bu takvimi uygulamaya geçmeliyiz.
Kariyerimizde isteğe bağlı veya zorunlu değişiklikler olabilir. Bu her zaman ihtimal dahilindedir ve dünyanın da sonu değildir. Önemli olan kendimize bir stratejist gibi yaklaşarak, her gelişmeyi elimizdeki kaynakları en optimum seviyede kullanıp gelişmelere hazır etmemiz, Ansoff Matrisi’nin de bu analizler için faydalı bir araç olduğunu hatırlamamızdır.
Analizlerimizin, keşfimizin ve doğru kararlarımızın bol olduğu güzel günlerimiz olsun.
Ünsal Sözbir